Mah-ı Muharremü'l Harâm ve Vaka-i Deşt-i Kerbelâ

Şemseddin Yeşil - Muharrem Ayı Konferansı - 9 Muharrem 1388 (08.04.1968)


Açıklama:
İmam Hüseyin Aleyhisselam ve Radiyallahü Anh Hazretleri Kimdir? Kıbletül Enbiya (Peygamberlerin Kıblesi) Efendimizin reyhanesi,(hoş ve güzel kokusu) hifid-i muhteremi, Şems-i evc-i ma’rifet(ma’rifet zirvesinin güneşi), Ruh-ı cism-i übbehet(Ululuk, azamet cisminin ruhu), Nur-ı lika-i mekremet(İzzet, şeref likasının nuru), Asl-ı mana-u ireb(Akıl ve mananın aslı), Hatemü’l evliya(Hakkın dostlarının mührü, en sonu),İmam-ı Hüda(Hakkın imamı), Vasiyy-i nebiyy-i muhtar-ı Mustafa(Seçilmiş Peygamber Mustafa’nın yetim gibi güçsüzlerin işlerini kendisine bıraktığı vasi), Garik-i bahr-ı bela(Çileler,ibtilalar denizinde gark olanlar), Harik-i nar-ı vela(Muhabbet ateşinde yanan), mazharı “ene medinetül ilmi ve aliyyün babiha”(Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır), Zevc-i Betül(Betül’ün zevci. eşi ‘Betül’ erkekten kaçan namuslu kadın), İmame’l müslimin(Müslümanların imamı), Emire’l-mü’minin(Mü’minlerin emiri reisi), Esedullahi galib(Allah’ın galib, muzaffer aslanı), Ali yebni Ebi Talib Hazretlerinin oğlu, Tacü’l-muhadderat(Namuslu, kapalı Müslüman kadınların tacı) “Bid’atün minni”(Benden bir cüz, parça) sırrına mazhar olmuş Fatıme Hazretlerinin ciğerparesi(Sevgili yavrusu), Hicreti seniyenin dördüncü senesinin, şaban ayında dunyaya gelen bu sahne-i şuhuda tulu etmişler, hicretin altmış birinci senesi, Muharrem ayının önuncu gününde de Irakta sahili Fırata yakın, Kerbela denilen o yerde elli altı yaşlarına yaklaşdıkları halde masa, kasa, rütbe hırsiyle gözleri kararanlar tarafından, Yezid ibni Muaviye’nin emriyle şehid edilmişlerdir. Der-i Ali Abadır melce-i erbab-ı imanın Ko sofu gayret-i süfyanı ile müstefid olsun. Anup ahval-i sibt-ı Ahmedi aşr-i Muharremde Yezid kavmine kim lanet etmezse Yezid olsun. İmam Hüseyin Efendimizin bu aleme teşriflerin de peder-i Ali şanları Ali Keremullahu Zatehu Hazretleri isimlerini Harp koymuşlarken, Resul-ü Zişan Efendimiz değiştirmişler ve Hazret-i Aliye hitaben “Ente mini bi menzileti Harun min Musa” buyurduktan sonra; Harun aleyhisselamın evlatlarının isimlerini sayarak ve bu isimleri kendisine vahyen bildirildiğini beyan ederek Hz. İmam’ın ismini Hüseyin koymuşlardır. Ayet-i mübahelenin nüzülünden Fahri Alem Efendimiz, İmam-ı Hasen ve İmam-ı Hüseyin Hazret-i Fatıma ve Canab-ı Ali Efendilerimizi alıp çıkmaları bu zavat-ı aliyye’nin ne derece fazl-u meziyeti olduklarına büyük bir burhandır. Keza bir sabah, Sultan-ı Rüsul bir siyah ihram içinde olarakçıkıp Hz. Fatıme, Hz. Ali , Hz. Hasen ve Hz. Hüseyin Efendilerimizi o ihramın altına cem ederek ki o beş kişinin altıncısı da Hz. Cibril olmuştur. İşte o abanın içinde “İnnema yüridullahu liyes hebe ankümürrics” Ayet-i Kerimesi, bu zevat-ı aliyye’nin kıymetlerini bildirmeye kafidir. Fakat nefsine kul olup üç günlük hayatın zehirine aldanarak, adi mata mukabili Beşeriyetin Fahri Ebedisinin omzunda gezdirdiği, koklıyarak öpüp sevdiği cennetin Efendileridir diye ümmetine takdim etdiği ve emanet etdiği bu hafitlerini pek çok geçmeden Peygamberin alem-i cemal’e teşrifleri ile hemen otuz sene bile arası yokken, İmam-ı Hasen’i zehirlediler, ciğerlerini parça parça ettirdiler, Hz. Hüseyin’i de altmışbir senesi, Muharrem’in onuncu gününde otuz üç mızrak yarası ve üç kılıç yarası aldıktan sonra atından düşürerek mahfaza-i Kur’an olan sadrını çiğneyerek, mübarek başlarını vücutlarından ayırmak suretiyle arşı titreterek, semayı ağlatarak bu cinayeti irtikab ettiler. Hüseyin düştü atından sahray-ı Kerbelaya Cibril git haber ver Sultan-ı Enbiyaya Ey Hakikat Yolcusu! Gönlünde imanı olan kimse için, kalbinde Hazret-i Muhammed’in karargahını kuran bir aşık için, acaba bundan daha acı bir şey olabilir mi? Bazı ehli kışır derler ki : Efendim gelmiş geçmiş şey, böyle şeyleri tazelemeyin dinimizde matem haramdır. İnsaf yahu! Bu din kazık gibi bir dinmidir? Haşa! Bunun hiçbir ruhu yokmudur? Vefa bunumu icab eder? Canab-ı Hak Kitab-ı Celilesinde resmen, Habibim ilan et söyleki Senin hizmet-i Nübüvvetine mukabil hiçbir ecir olamaz eğer irfan tedarik edip, Senin beşeriyeti zulmetden nura çıkarmaklık için minnetsiz bu hizmetine şükranda bulunmak istiyorlarsa Ehlibeyt’ine muhabbet göstersinler. Muhabbet bunu mu icab eder? Tarihde mevki alan bir kimsenin tabii alarak ölümüne tesadüf eden gün de bile edeben hususi bir hal yapılır, yaaa cinayetle canavarları bile utandırtacak bir şekilde zade-i Peygamberiyi parçalayarak tarihin yüzünü kızartacak bir sahnenin o gününde azıcık buzuzat-ı nefsaniyesinden, sururunun bir kısmını terk etmesi acaba kendisine emanet olunan insanlığın icabından değimlidir? Mah-ı Muharrem oldu mesarret haramdır Matem bu gün şeriyate bir ihtiramdır Tecdid-i matemi şuheda nef’isiz değil Gaflet-i dehride tenbihi andır. Gavgay-i Kerbela haberin seyli sanmakım Nahzı vefay-i dehre delili tamamdır Her zerre eşk kim dökülür zikr-i al ile Seyyare-i sipihr-i uluvv-i makamdır Her medd-i ah kim çekilir Ehli Beyt için Miftah-ı ravza-i der-i darüsselamdır (Yazının devamı yorumlara eklendi, oradan okuyabilirsiniz) #muharremayı #ehlibeyt #kerbela

Güncellemeler - Talepler

Türk Tasavvuf Mûsikîsini ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı