Ey dilârâ sen ki bir şahdânesin
Hüsn ile ekvâna bir yekdânesin
Nefs-i bağrın bir sedeftir ki şehâ
Açtı Fahriyle gönül dürrdânesin
Kırmış âşık dil denen humhânesin
Sekrile açmış dil-i virânesin
İtirâf eyler kalem acziyyeti
Şol beyân-ı Şeyh Rıza efsânesin
Dergeh-i Pirde olup hizmetnişin
Etti tâmir aşkla tevhidhânesin
Dâderinden devralınca nevbeti
Gösterir ahlâk-ı ferzendânesin
Çünkü elyâk-ı neseb bir Şeyh idi
Etti memnun cedd-i ârifânesin
Tab’-i Hassân ile doldu her sözü
Etti ol Şah nutk-i mürşidânesin
Kim nezâket menbaı kavli kılar
Hoş şifâyâb cümlenin dil yâresin
Mahv edip binâ-i nefsi mahv ile
Kıldı mâmûr şu gönül kâşânesin
Kalmadı hiç pak bedende lahmecik
Etti ifnâ şol saâdethânesin
Mürg-i Mevlâ olmuş idi ol şehen
Mevtidir remzi dil-i mürgânesin
Uçtu Hûya Hû ile ankâ olan
İsm-i Hu tezyîn eder dilhânesin
Şeyh Rızâeddin Efendi! pâyine
Düşmüş âlem çünki bir arz-hânesin
Şol nücûm-i izzetin ahlâkını
Bağrına nakşeyleyen asmânesin
Haşre dek ger söylesem eltâfını
Doymam hâşâ rehber-i merdânesin
Kim Rızâeddin Yaşar bendi ise
Mahrum etmez ol şehen divânesin
Medhiyâ tut dâmenin ol rehberin
Terkeder mi sen gibi bîçâresin